19 Mart 2013 Salı

Didier Drogba



Didier Drogba, kimilerine göre para için gelmiş eski bir yıldız, kimilerine göre kemik yaşı 40 olan yaşlı bir topçu. Katkısı sıfır olur, parasını alır yatar, kesin sakatlanır, aldığı para çok vs.vs. söylemlerde az değildi hani.

Drogba geldi, hatta gelişinin üzerinden 1,5 aydan fazla bir süre geçti. Bu zaman dilimin de ise 5 lig maçı ve 2 şl maçı oynadı. Ligde 1 golü bulunan Drogba'nın, şl'de henüz golü yok. Bu bağlamda sığ futbol izleyicisi için Drogba'nın takıma katkısı 7 maçta 1 gol olarak değerlendirilip yetersiz bulunabilir. Tabi partneri Burak Yılmaz'ın sürekli attığı gerçeği ile birlikte gerçekten Drogba yetersiz, bitmiş diyebilir bu kitle. Hem de hiç canlı izlemeden!


Bazı futbolcuları canlı izlemek büyük keyif verir. Sadece sahada durmaları, pozisyon almaları, alan boşaltmaları, takıma katkıları, aslen ne kadar faydalı olduklarını tribünden canlı izlemekle anlaşılır birazda. İşte Drogba onlardan biri ve tribünde bu sene izlemek istediğim tek adamdı belki de. Geçtiğimiz hafta Gençlerbirliği maçında bu fırsatı yakaladım ve Drogba'yı izlemek için tribünde ki yerimi aldım. Şansımıza Schalke04 maçı öncesine gelen bu karşılaşma nedeniyle, Fatih Terim onu dinlendirmeyi seçmiş ve 60 dakika boyunca en azında Wesley Sneijder izleyerek biraz gözlerimin pasını silmiş olduk. Ve 60. dakika kulübeden çıkması ile bütün stad ayağı kalkmaya başladı. Dünya üzerin çok az futbolcu kulüben gelip bütün tribünleri heyecanlandırıp ayağı kaldırabilir sanırım. 30 dakika da olsa izleyebilmiştik sonunda. Müthiş bir saha duruşu, pozisyon bilgisi, alan açma, boş koşu, top indirme, ara pası, şut! Saha da bir taraftarın futbolcuda görmek isteyeceği herşey vardı Drogba'da. Olsun bir penaltı kaçırmış olması, bana göre tamamen zeminden kaynaklanan bir şansızlıktı.

30 dakika bir futbolcudan keyif almak için yeterli bir süreymiş meğerse. Tabi o futbolcu oynarsa! Ve Schalke04 maçı, bu sefer televizyon karşısındayız. Ben yine bu adamı izliyorum. Bu maçta belki de turu getiren 2-3 futbolcudan biriydi Galatasaray için. Keza son yarım saatte ileriye topu taşıyıp, şişirilen topu rakip ceza sahasında tutabilen tek futbolcuydu. Sonradan oyuna giren Amrabat dahil 60 dakika yorulan Drogba kadar etkili olamadı kesinlikle. Kademeye girip top çıkarması, sol bekine yardıma gelmesi, ileride pres yapması, top indirmesi, ki burda top indirmesine ayrı parantez açmak gerekli bence. Hatta genç forvetler için ders olarak bile okutulabilir belki de. Çünkü o kadar naif bir şekilde topu indirip arkadaşına aktarıyor ki şaşırıyorsunuz. Bunları yaparken de sırtında, sağında solunda 2-3 futbolcu ile markaj da olduğu unutulmamalı.

Didier Drogba Galatasaray için güzel bir kazanç olduğu gibi, Türk futbol izleyicisi içinde büyük bir şans. Fırsatımız varken izlenmeli..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder